Nasil Bir Ekonomi – Nasil Bir Ekonomi

Küresel resesyon için stratejiniz ne?

Kerem Özdemir elfkerem@gmail.com

Aon’un üst düzey yönetici anketinde dikkatimi ilk çeken küresel iş dünyasındaki her 10 liderden sekizinin gelecek yıl içinde bir resesyon beklediği olmadı. Eylül 2022’de ABD, AB ve Birleşik Krallık’taki yönetim kurulu üyesi liderler ve kıdemli yöneticilerin katılımı ile gerçekleşen anketin ana temasının “Belirsizlik Döneminde Daha İyi Kararlar Almak” şeklinde sunulması oldu. Anket 2022’de yapıldığına göre, önümüzdeki yıl olarak ifade edilen dönemin şu anda içinden geçiyor olmalıyız.

Ankette ilgi çekici saptamalar var: Liderlerin yüzde 35’i ikendilerini ekonomik gerilemeye karşı çok hazırlıklı, yüzde 47’si biraz hazırlıklı hissederken çok az hazırlıklı hissedenlerin veya hiç hazırlıklı hissetmeyenlerin oranı yüzde 18. Kötü bir haber vereyim: Bu bahsedilen coğrafyalar, gerçekleşen riskler karşısında gemilerini yüzdürmekte çok başarılı değiller. Bu nedenle düşündükleri kadar rahat olmamalarını tavsiye ederim.

Aynı tavsiyeyi, Türkiye’deki benzer pozisyondaki yöneticilere de vermem gerekiyor. Bizim, bahsedilen coğrafyalardaki değişimi boşluk olarak gören yöneticilerimiz, bu boşluğu doldurmak için hızlı hareket etmeye çalışıyor. Bu, dijitalleşme anketinde çeviklik talebinin yüzde 50’nin üzerinde yer almasından sanayicilerimizin geçen sene Avrupa’ya yönelik yüksek enerji sarfiyatlı döküm işlerine balıklama atlamasına kadar farklı biçimlerde kendisini gösteriyor. Avrupa Birliği’nin (AB) kapıda karbon vergisi açıklamalarının bizde yarattığı infialin nedenlerinden biri de uzun vadeli düşünmeden hızlı hareket etmemiz. Bu, bisiklet üzerinde dengesi zayıflayan bir sürücünün daha hızlı pedal çevirerek riskini artırmasına benzetiyorum. Bu nedenle dikkatli düşünmenizi öneririm.

Ayrıntılara dikkat edin!

Dikkatli düşünmek için bu tür araştırmaların ayrıntılarına da bakma yöntemini kullanıyorum. Pandemiden önce yapılmış bir dijital dönüşüm anketinde, şirketlerin içinde farklı kademelerde yer alan herkes, dijital dönüşümün en önemli öncelik olduğunu söylemişti. Bir dergi de bunu dijital dönüşümü överek haber yapmıştı. Ancak şuna dikkat edilmemişti: Şirketlerin yöneticileri, dönüşüm için sahip oldukları kadrolara güvenmiyordu. Oran yüzde 70’ler civarındaydı ve durum, insan kaynağı eksikliği başlığı altında değerlendirilmişti. Çalışanlar da başka bir başlık altında verdikleri yanıtlarda, şirket yöneticilerinin kendilerine dijital dönüşüm sürecinde liderlik edemeyeceklerini belirtiyorlardı.

Muhteşem bir tabloydu.

Farklı bir kriz hikayesi, Sun Microsystems örneğinde ortaya çıktı. 2009’da Oracle tarafından satın alınan ve satın alma süreci 2010’da tamamlanan Sun Microsoystems, 2008 krizinin öncesinde sunucu pazarını sarsan inovasyon ve ürünlere imza atıyordu. Herkese bir şey olur, Sun’a olmaz diye bakıyorduk. Krizde iflas eden şirketlerin altyapıları ikinci ele düşünce Sun’ın nakit akışı bozuldu. Ürünler o kadar iyiydi ki, ikinci elleri bile ihtiyaçları fazlasıyla karşılıyordu ve şirketin satılması gerekti.

Hindistan örneğini düşünmeliyiz

Yine böyle bir küresel krizin ardından ABD’de çalışan Hintliler, ülkelerine geri dönerek Hindistan’ı bilişim teknolojilerinde lider bir ülke olarak şekillendirdiler ya da sıfırdan kurdular. Daha önceki dönemde, Hindistan’ın internet altyapısı o kadar kötüymüş ki, POS güncellemesi yapmak bile mümkün değilmiş. O dönemde Hindistan’da görev yapan bir arkadaşım sürekli kopan internetle boğuşmak yerine motosiklet/ mobilet kullanan bir ekipteki elemanların ellerinde USB belleklerle dükkana gidip güncelleme yapması yöntemini bulduklarını anlatmıştı.

Hintli bilişim teknolojisi şirketlerinin güçlenmesi, ülkede internet ihtiyacını gündeme getirip internet erişiminde patlama yarattığında ve gelir düzeyinin/alım gücünün yükselmesine katkıda bulunduğunda, Netflix CEO’su hissedarlarından bunu daha önce fark edemediği için özür dileyerek bu pazara ve Ortadoğu’ya kadar uzanan pazara daha büyük önem vereceklerini Financial Times’a verdiği bir ropörtajda açıkladı. Bunun önemli bir parçası da yerel içerik üretimiydi ve bu yüzden artık Netflix’teki her yeni yapımın içinde mistik unsurlar ya da toplumda düşük temsil gücüne sahip kesimlerin ilahlaştırıldığı yapımlarla karşılaşıyoruz. Şirketin yapay zekayı kullanmadaki mahareti, bu sarmaldan asla kurtulamayacağımızın teminatı.

GÜNCEL

tr-tr

2023-02-03T08:00:00.0000000Z

2023-02-03T08:00:00.0000000Z

https://nbe.pressreader.com/article/282505777745572

NASIL BIR EKONOMI MEDYA HABER BASIN A.S. (Turkey)